1 Şubat 2015 Pazar

ÇAKALLARIN PİŞKİNLİĞİ

 Jiyan’daki ilk yazım Kobane, Çakallar ve Sırtlanlar‘dı.  7 Ekim 2014. Cumhurbaşkanı’nın, ciğerleri kanayan insanların yaralarına tuz basar gibi, bir halkın acısıyla alay eder, açıktan açığa kışkırtır gibi, “Kobane düştü düşecek” dediği günün ertesiydi. 50 insanımızın iki günde devlet eliyle katledildiği, Gezi ruhu taşıdığını iddia eden ikiyüzlü çakma solcuların, bitirilen hayatların değil, kırılan ATM’lerin derdine düştüğü günün öncesiydi. Kobane direnişinin 23. günüydü. Ve Türkiye’de, el altından Işid’i besleyen çakallarla, “yesinler birbirlerini” diye dökülen kana içten içe sevinen sırtlanlar, Kobane’nin düşmesi için ağızlarından salyalar akıtarak gün sayıyorlardı.
140 gün, binlerce ölü ve bilemeyeceğimiz kadar acıdan sonra, Kobane’deki yürekli mücadelenin zafer haberi geldi. Sarı mekaplıların, hevallerin, örgülü saçlı, kocaman gülüşlü kadınların çiftetelli değil, halaylı, zılgıtlı zaferi. Türkülerle esip gelen zafer rüzgarı, aylardır ellerini oğuşturarak Kürt halkının yenilmesini bekleyenlerin yüzünde, hani şu pek öykündükleri Osmanlı’nın tokadı gibi patladı. Bazıları kederlerini sessizce içlerine akıtırken, bazıları zafere gölge düşürmek için Amerikan emperyalizmiyle işbirliği yapıldığına dair bir takım manasız eleştirilerle avundular. Hesapları alt üst olan hükümetin sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Arınç ise akla zarar bir demeç verdi. “Umarım Kobane’deki rolümüzü unutmazlar.” Hiç endişeniz olmasın. Unutmayız.
MİT korumasında yola çıkarttığınız, taşıdıkları yük ortaya çıkmasın diye bin türlü dolap çevirdiğiniz yardım malzemesi (!) dolu tırları unutmayız elbet. Işid militanlari şehirlerimizde ellerini kollarını sallayarak dolaşır, hastanelerimizde tedavi olurken, Türkiye sınırını geçmeye çalıştıkları için askerler tarafından öldürülen gencecik insanları nasıl unuturuz? Canlarını, topraklarını savunmak için kana susamış canilerle savaşan insanlara “terörist,” kestikleri kafalarla top oynayanlara “öfkeli insanlar topluluğu” derken yüzünüzün kızarmadığı hafızamızdan çıkmıyor.
Kobane’ye destek için gösteri hakkını kullanan insanların üzerine üniformalı ve sivil provokatörlerinizi saldığınızı, sokakları kana buladığınızı, “misliyle” karşılık verdiğinizi çok iyi hatırlıyoruz. Şaibeli suikastlerin bir saat içinde, elbette ölü olarak ele geçirilen faillerinin olayla ilgileri olmadığının ortaya çıktığını sizin medyanız unutturmaya çalışsa da, biz unutmuyoruz. Son olarak bugün, devletin en tepesindekinin, pişkinliğin sınırlarını aşarak, kendisine rağmen kazanılan bu zaferden, bombalanan yerlerin onarımıyla rant sağlama hevesini de kaydettik hafızamıza.
Siz hiç merak buyurmayın. Kobane’deki rolünüzü unutmayacağız. Kazıdık zihnimize, yüreğimize. Gün gelip devran döndüğünde, hesabını sormak için, Roboski’nin, Reyhanlı’nın, Cizre’nin, Lice’nin ve elbette Gezi’nin yanına yazdık onu da. Ali İsmail’e attığınız tekmenin, Ethem’e sıktığınız kurşunun, Berkin’in 16 kilo kalmış bedeninin yanına. 12 yılda öldürdüğünüz 241 çocuğun, baskı ve zulümle hayatlarını kararttığınız yüzlerce masum insanın isimleri de var orada. Soma’yı, Ermenek’i, 12 yılda rant için kurban ettiğiniz 15 bin işçiyi, öldürülmesine göz yumduğunuz, hatta teşvik ettiğiniz binlerce kadını unutmadık. Sıfırlayamadığınız milyarların, rüşvetin, yolsuzluğun hesabını, çocuklarımızın geleceğinden çaldığınız yüzbinlerce ağacı, HES ile kuruttuğunuz derelerimizi, rant için beton yığınına çevirdiğiniz şehirlerimizi de ekledik. Ve elbette, çıkarlarınız için, ülkeyi savaşa sokma planlarınızı… Hesap soracağımız gün geldiğinde, ki mutlaka gelecek, çıkarıp koyacağız önünüze, eksiksiz. Unutmak ne mümkün, bayım? Unutursak kalbimiz kurusun.
(28/01/2014, Jiyan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder